64 sayfalık bir kitap Bugün Konuştuklarımız (Edebiyat Ortamı Yay., 2012.). 31 şiir var içinde. Kendi içinde bölümlere ayrılmayan kitapta, en sonda yer alan “Yol” ve “Trajedi” başlıklı iki şiir, düzyazı-şiir özelliği taşıyor. Diğerlerinde Aydoğan’ın süreç içinde damıta damıta oluşturduğu, lirizmin baskın çıktığı, kendi izlenimlerinin hayattan seçilmiş kesitlerle bütünleştiği yerleşik şiir tarzına uygun bir söyleyişle, aktarımla karşılaşıyoruz.
Her şeye hikmetli bir bakış yönelterek duruyor dünyanın içinde
Kendisinden her gün bir söz bekleyen hayata, susarak karşılık verdiği zamanlarda biriktirdikleriyle yazıyor adeta şiirini Aydoğan. Kızdığında, öfkelendiğinde bile hayatı, insanları, doğayı, çevresindekileri hatta içindekileri incitmeden, örselemeden, kırıp dökmeden konuşuyor.
Bir güzellik derleyicisi o. Şiddeti, korkuyu, kötülüğü, gürültüyü, çırpınışı kendi sözlerinin merheminde teskin eden, kendi huzur ırmağında dindiren, sağaltan ve anlatacaklarını böyle içsel bir tedaviye, enginliğe maruz bıraktıktan sonra dışa vuran bir şair. Her şeye hikmetli bir bakış yönelterek duruyor dünyanın içinde. Uluorta bağırıp çağırmayan, önüne gelene diklenip kavgaya yeltenmeyen, çirkinliği ve kötülüğü bütün çıplaklığıyla gözümüze sokmaktan hazzetmeyen tercihlerle ilerliyor şiirleri. Tarih bile, bize kavgayı ve hüznü hatırlatan önemli isimler bile böyle bir içreklik, böyle bir naiflik, böyle bir dinginlik içinde çıkıyor şiirin huzuruna: “Bir İsmail bir Hüseyin / Budur peş peşe kusursuzluk”