Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun mesnevisi, bir aşk
mesnevisidir. Aşkı ve âşığı, semboller üzerinden anlatır. Aşkın varlık
üzerindeki etkilerini, âşığın haller abidesi olarak hangi maceralara mecbur ve
muhtaç olduğunu, yaratıcının aşk aracılığıyla murat ettiği süreci ve sonucu ima
etmeye çalışır.
Leyla ile Mecnun mesnevisinin
dibacesinde (önsöz) yapılan açıklamadan anlıyoruz ki bu mesnevi, manevi bir
çığlıktır. Şöyle diyor Fuzuli: "(Ey
Tanrı), hakikat arzusu ile, mecaz yolunu tutup da, hikaye söylemek bahanesiyle
sırları açıklasam… Leylâ vasıtasıyla senin sıfatlarını söylemeye başlasam ve
Mecnun’un dili ile sana olan ihtiyacımı ortaya koyup yalvarsam…"
Leyla ile Mecnun
mesnevisi Fuzuli'nin bu duasının kabul edildiğini gösteriyor. Tarihler boyunca
insanlığı derinden etkilemiş olan bu mesnevi bu duanın kabul edildiğinin en
büyük delilidir.
Duanın
kabulü iki temel üzerinde gerçekleşiyor. Birincisi Manevi temeldir ki bunu
önceki yazımızda açıkladık. Diğeri de fiziki temeldir. Mesnevinin, aşk ve
hakikat ilişkisini anlatırken fiziki şartları gözetme durumu ve bunun hakikatle
ilişkisinin kurulma biçimi dikkate değerdir.
Fuzuli'nin
çizdiği âşık ve maşuk portrelerinin hakikatle uyumlu olması durumu periferide
(çevre) de devam eder. Şahsiyetlerini oluşturduğu her iki kahraman da güçlü ve asaletli
kabilelere sahiptir ve kabile reislerinin çocuklarıdırlar. Bu da doğal ve doğru
bir portre çizimidir çünkü hakikati ifşa, en güzel formlar içerisinde
yapıldığında en uygun haliyle yapılmış olur. Çünkü aşk, asalete özgüdür. Aşk
yeteneği, asalet belirtisidir. 'İlahi geleneğe' atıf yapıldığı her durumda asalet,
derinlik ve berraklık hem ileriye doğru hem de geriye doğru hüküm icra eder.
Âşığın yaşadığı haller hakikat hükmünün ileriye doğru icrasıdır. Âşıklık
yeteneğinin dayanağı ise ancak asaletli bir geçmişe sahip olmakla izah
edebilir.
İlahi
hakikatin ifşası olarak aşk, ancak sağlam bir şahsiyet ve sağlam bir geçmiş
(soyluluk ve ahlaklılık açısından) üzerinden yaşanabilir.
Aşk
ve hakikat ilişkisinin Türk-İslam geleneğindeki anlaşılma biçimine katkısı
açısında Fuzuli'nin mesnevisinin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
- Leyla ile Mecnun mesnevisi, Türk-İslam
tolumdaki aşk algısına yeni bir biçim ve üslup vermiştir. Bu aşk, beşeri bir
başlangıç noktasına sahip olmakla birlikte özü itibariyle ilahi bir aşktır.
Türk-İslam algısındaki aşk duygusunu Mecnun ve Leyla üzerinden sembolleştirmiş
ve tarihin seyri içerisinde bu sembolleştirme bir kültür haline gelmiştir.
-
Leyla ve Mecnun'un bugün birer aşk sembolü olarak algılanması esas itibariyle Fuzuli'nin
mesnevisinin etkisinin sonucudur.
-Fuzuli,
ilahi aşkı, şahsiyetler üzerinden inşa ederek daha kabul edilebilir ve geniş
kitleler tarafından algılanabilir hale getirmiştir.
- Aşkın
sembolleri olan Leyla ve Mecnun asil birer ailede doğmuşlardır. İkisi de kabile
reisinin çocuklarıdır ve ait oldukları kabileler büyük, temiz ve soylu
kabilelerdir. Bu bir anlamda peygamberlerin veya büyük velilerin asaletlerine
benzer. Onlar da temiz ve soylu ailelerden gelmişlerdir.
-Aşkın
sembolleri olan bu iki kahramanın fiziksel özellikleri de dikkat çekicidir:
Leyla, çok güzel bir kızdır, Mecnun ise çok yakışıklı bir delikanlıdır.
Sembollere atfedilen fiziki özelliklerin bu şekilde tanımlanmış olmasını bir tesadüf
ya da ilginçlik tutkusu olarak göremeyiz. Bu tanımlama biçimi aslında zorunlu
bir biçimdir çünkü aşkın
nesnesinin, aşkın
mahiyetini oluşturan hakikat gibi mükemmel ve görkemli olması gerekir.
-Aşk,
bütün benliğini sarınca Mecnun'un gittiği yer çöldür. Çöl, dünyevi olanla bütün
bağların kesildiği mekandır. Âşık için çöl "mecburi istikamet"tir.
Çöl, bir anlamda sırat-ı müstakim'dir, "doğru yol"dur.
-Kays'ın
Mecnun'a dönüşmesi ile anlatılmak istenen şey beşerin İnsan-ı Kamil'e doğru
evrilmesidir. Leyla ise hakikati temsil eder. Değişmezdir.
-Leyla'nın
sözleri dişildir, zekicedir. Leyla, edilgen bir tavır ortaya koymaz. Etkendir,
dönüştürücüdür, hakikati kendi uygunluğu içerisinde kavrar ve Mecnun'a aynı
seviyeden cevap verir. Mecnun'un sözleri ise, erildir, zekicedir, Leyla'nın bir
hakikat diliyle konuştuğunun bilincindedir. Mecnun, kadını (veya hakikati)
kendi yüceliği ve aydınlığı içerisinde görür ve kavrar.
- Fuzuli'nin
ölüme yaklaşımda da farklılık vardır. Önce Leyla ölür. Ölüm, gerçek anlamda
diriliştir. Ölünce uykudan uyanacaksınız hadisi bu dirilişi ifade eder.
Leyla'nın önce ölmesi, önce dirilmesidir. O dirilecek ki Mecnun'a diriliş
kapısı açılsın.
18.9.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder