(Ankara Atatürk Anadolu Lisesi öğrencisi Gamze Çoban bizi ve dergiyi merak etmiş.Sorular hazırlamış. Dergiye geldi, konuştuk. Liseli öğrencilerin merakını ve dikkatini çok seviyorum. İşte o söyleşi...M.A.)
1) Bize kendinizden bahseder misiniz?
1964 doğumluyum. K.Maraş’lıyım. Ortaokulu ve Liseyi K.Maraş’ta okudum.
Sonra Üniversite için Ankara’ya geldim. 1984’de. Gazi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünü kazanmıştım. Ankara benim için kendi
başına bir üniversiteydi zaten ve hayalim hep Ankara’da kalmaktı. Öyle de oldu.
1988’de üniversiteyi bitirecektim ama askere gitmemek için bir yıl daha
uzattım. Bir dersten bilerek kaldım. 1990 yılında Maliye Bakanlığına girdim.
Halen bu Bakanlıkta Muhasebat Başkontrolörü olarak görev yapıyorum.
Edebiyat Ortamı dergisinin yayın yönetmenliğini yürütüyorum. Daha önce
Mavera, Dergâh ve Hece vb. dergilerde yazdım. Kendi dergimizi çıkarınca
sadece burada yazıyorum artık. Edebiyat Ortamı dergisi, Mart 2013’de 6. yılına
girmiş oldu. Özellikle gençlerin yazılarına yer vermeye çalışıyoruz. Yeni bir
kadro oluşturmaya çalışıyoruz. Dergiyi çıkarınca gördüm ki çok yetenekli
gençler var. Şimdi bunların bir kısmı yetenekli birer isim olarak edebiyat
camiası içinde yer almaya başladılar bile.
Dört şiir kitabım var: Kendini
Aynalarda Çoğaltan Şehir (1997), Bir
Dolu Bakır Yaz (1999), Bahar Köpüğü
(2004) ve Bugün Konuştuklarımız
(2012). Son kitabım Bugün Konuştuklarımız dolayısıyla Türkiye
Yazarlar Birliği (TYB) 2012 yılı Şiir Ödülünü aldım. Ayrıca, ilk üç kitabımın
toplu basımı Az Önce adıyla
yayınlandı (2012).
2) Edebiyata olan ilginiz ne zaman başladı?
Lise yıllarında tam bir edebiyat tutkunuydum. Amacım şair olmaktı. Şairleri
çok seviyordum ve onları önemsiyordum. Mesela Sezai Karakoç’ın adını duyuyorduk
ve kitaplarını okuyorduk. Özellikle âşık olduğu kıza yazdığı, dilden dile
dolaşan Monna Rosa şiiri bizim kuşağı çok etkilemişti. Sezai Karakoç, halen
yaşayan en büyük Türk şairidir desem yeridir. Liseden arkadaşlarımızla birlikte
şiirler okuyor ve Türk şiirini ve edebiyatını takip etmeye çalışıyorduk.
Özellikle İstanbul ve Ankara’da çıkan ve K.Maraş’a gelen dergileri izliyorduk.
Sonra bizler de dergi çıkarmaya karar verdik ve 1981 yılında 5-6 arkadaş bir
araya gelerek Esra Yazıları isminde
bir dergi çıkardık. İki yapraklı dört sayfalı temiz bir görünümü vardı. Sanırım
4 sayı çıkarabildik, sonra kapandı.