SEN SAFÂ GELDİN
Gözlerimin nuru gönlüm sürûru
Sevdiğim serverim sen safâ geldin
Ruhumun şahbazı başımın tâcı
Kamer-veş dilberim sen safâ geldin
Zarf-ı zerafetim dürr-i rahmetim
Hidayet şeh-perim sen safâ geldin
Bezm-i mehabbetde bahr-i rahmetde
Ey çarh-ı çemberim sen safâ geldin
Belâgat bağında nûr çerağında
Se'âdet güherim sen safa geldin
Cam-ı mey elinde hubb-i Hakk dilde
LUTFİ'ye güzelim sen safâ geldin
Sevdiğim serverim sen safâ geldin
Ruhumun şahbazı başımın tâcı
Kamer-veş dilberim sen safâ geldin
Zarf-ı zerafetim dürr-i rahmetim
Hidayet şeh-perim sen safâ geldin
Bezm-i mehabbetde bahr-i rahmetde
Ey çarh-ı çemberim sen safâ geldin
Belâgat bağında nûr çerağında
Se'âdet güherim sen safa geldin
Cam-ı mey elinde hubb-i Hakk dilde
LUTFİ'ye güzelim sen safâ geldin
Ahmet Hamdi
Tanpınar, Beş Şehir’de şöyle der: “Erzurum
Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden bakar. Şehrin macerası
düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması gereken bir şey olur.
Malazgirt Zaferi'nin açtığı gedikten yeni vatana giren cetlerimizin ilk
fethettikleri büyük merkezî şehirlerden biridir.” Ve şöyle devam eder: “Osmanlılardan
çok evvel asıl şöhretini Kurtuba'da yapan büyük Arap lisancısı Abdullah
el-Kali'yi medreselerinde yetiştiren Erzurum'da İslâmî ilim geleneği bu şehri
şarkın ön safta merkezlerinden biri yapıyordu.”[1]
Alvarlı Efe
Hazretleri, bu ilim ve irfan geleneğinin önemli simalarından biridir.
Erzurum’un karanlık gecelerine meşale olma görevi üstlenmiş bir Allah dostu.