GÜLTEKİN EMRE Evrensel'de
şöyle yazmış:
"İçlerinde çabalayan,
kendilerine şiir yolu bulma derdinde olan gençler de var, onların da hakkını
yemeyelim bu arada. Çok çeşitli yelpazede yol alan bir şiir, sanat ortamımız
var aslında. Deneysel şiirden, haikudan, geleneksel şiirimizden, halk şiirinden...
beslenen şiir ortamımızın geleceği için ne söylenebilir bilemiyorum. Bunu
gelecek yıllar gösterecek. Edebiyat Ortamı yıllığında genç şairlerin Turgut
Uyar’ı keşfetmeye başladıklarını yazdı Mustafa Aydoğan. Bu da sevinilecek bir
durum. Gençler, el alacakları şairleri keşfetmeli elbette."
(Ah
Şu Genç Şairler! Evrensel Gazetesi, 21.11.2012)
Edebiyat Ortamı 2012 Şiir Yıllığının ön
söz'ündeki cümlelerimden bahsediyor olmalı. Yıllığın ön söz'üne yeniden baktım.
Hayır, ben tam olarak öyle demiyorum, yani gençlerin Turgut Uyar'ı
keşfettiklerinden bahsetmiyorum. Şöyle diyorum:
"...görebildiğim bir tehlike vardı. Başkaları nasıl
değerlendirir bilemem ama ben tehlike olarak görüyorum. O da şu: Genç şair,
Turgut Uyar şiirinin çemberine girmekten ve orada kalmaktan hoşlanıyor. Onu
kendine mihenk olarak görüyor. 40 yaş ve altı şairlerin çoğunda Turgut Uyar
şiiri neredeyse bir pranga olarak var oluyor. Evet, pranga! Genç kuşağın İkinci
Yeni döngüsü bir türlü sona ermiyor. Özellikle Uyar çevresinde gerçekleşiyor bu
döngü. Bu da benzer duyarlıklarla
yazılmış, benzer etkiler taşıyan, birbiriyle çoğalan ve renksizleşen bir şiir ortamı oluşması sonucuna yol açıyor. Elbette Uyar şiiri kendi başına bir pranga değil. Mesele bu da değil zaten. Turgut Uyar şiiri çevresinde oluşan veya oluşturulan kısır döngü zihinleri ve hayalleri bir çerçeve içine sokuyor sanki. Bu kısır döngünün genç şaire ve Türk şiirine bir yararı olduğu düşüncesinde değilim."
yazılmış, benzer etkiler taşıyan, birbiriyle çoğalan ve renksizleşen bir şiir ortamı oluşması sonucuna yol açıyor. Elbette Uyar şiiri kendi başına bir pranga değil. Mesele bu da değil zaten. Turgut Uyar şiiri çevresinde oluşan veya oluşturulan kısır döngü zihinleri ve hayalleri bir çerçeve içine sokuyor sanki. Bu kısır döngünün genç şaire ve Türk şiirine bir yararı olduğu düşüncesinde değilim."
Gültekin Emre, benim yazıdan, benim
kastetmediğim bir sonuç çıkarmış gibi geldi bana. Oysa yazı açık!
Sonra, genç şairlerin birinden "el
alması" gerektiği yönündeki düşüncesi de tartışmaya açık bir düşünce
olarak göründü bana. Gerçi usta-çırak ilişkisinin gizliden gizliye yürürlüğünü
sürdürdüğünü ben de düşünüyorum. Geleceği büyük şairler kurar. Sonradan
gelenler de o büyük şairlerin ne yapıp ettiklerine bakarlar. Bakmaları da
gerekiyor. Bakıyorlardır. Şair, şairden doğar çünkü. Ama bu bağ, hem gizlidir
hem de derinlerdedir. Öyle hemeninden görülmesi güç. "Öncekilere" ve
"yanındakilere" bakmadan yol alınamaz ama şairin kendini “kurması”
tamamıyla "ben"in yalnızlığında ve biricikliğinde gerçekleşir. Benim
söylediğim bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder