30 Aralık 2012 Pazar

POETİK SEVİNÇ / M.A.


Füruğ Ferruhzad,  Türk okurunun pek bilmediği bir isim. İran’lı bir kadın şair. 1934 yılında Tahran’da doğmuş. 1967 yılında hız tutkusunun kurbanı olarak bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş. 33 yıllık kısa mı kısa bir ömür sürmüş. İşin ilginç yanı, bu kısacık ömür, onun, modern İran şiirinin önemli temsilcilerinden biri olmasına engel olmamış. Şiirleri çeşitli yabancı dillere çevrilmiş. İran edebiyat çevresi gerek yaşadığı dönemde gerekse sonraları Ferruhzad’a kayıtsız kalamamış.
Sadece bu kadar mı?
Bu kısacık ömre yazarlık, oyunculuk, yönetmenlik, ressamlık gibi birçok uğraş sığdırmış. 1962 yılında yaptığı bir belgesel film o yıl İtalya’da belgesel filmler festivalinde birincilik kazanmış. 1963 yılında yaptığı “Kara Ev” filmi ise Almanya'da düzenlenen Oberhausen film festivalinde en iyi film ödülünü almış.
Ferruhzad’ı, kısacık ömrüne rağmen bugüne taşıyan, onu vazgeçilmez bir şair kılan nedir? Şiirin ne’liği ve şairin kim’liği üzerinden bir sonuca varılması gereken durumda Ferruhzad örneği ilginç bir çıkış noktası olabilir gibi geldi bana.
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük adıyla Türkçeye çevrilen mektupları, anıları ve söyleşilerinin yer aldığı kitapta, bir şairin ‘poetik sevinç’ olarak yansıyacak varoluş üslubuna tanık oluyoruz.
 “Kalbimi bir meyve gibi yetiştirip ağaçların bütün dallarına asmak istiyorum.”
Bir mektubunda yer alan bu cümle, Ferruhzad’ın bir şair olarak kimliğini; zekasını, duygusunu, coşkusunu, varoluşunun kendi gerçeğine ulaştığı doruk çizgisini, bütün genişliği ve derinliği içerisinde anlatıyor sanki. Bu cümleye dayanak olacak bir hayat algısı ve poetik devinim içinde kendini şiire feda ederken görüyoruz onu. Şair olma talep ve tutkusu, çabadan çok bir kendini adayışın ve şiirsel imkânları dışa vurmanın gerektirdiği hâle teslim oluşun zenginliğini sunuyor bize.
“Mesele sadece budur.” Diyor bir mektubunda ve devam ediyor: ”Eğer şair olmak istiyorsan kendini şiire ada. Hesaplardan ve çok konuşmalardan vazgeç. Çok basit mutluluklara razı olanları bırak. Etrafına bir duvar ör ve bu duvar içinde, daha iyi bir dünyaya gelmek, şekillenmek ve kavramların çeşitli anlamlarını keşfetmek için yeniden başla.
Ben aynısını yapıyorum –ama acı- çok acıdır. Dayanaklılık ve yetenek ister.”

bak tam karşımızda gecenin mum
damla damla nasıl eriyor
nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken
ve bak nasıl
şiirlerimin beşiğine
sen doğuyorsun, güneş doğuyor