2 Ekim 2014 Perşembe

ŞİİR, ACI VE ALAEDDİN ÖZDENÖREN


Alaeddin Özdenören'in derin ve karmaşık acılar yaşadığını anlamak için fazla bir araştırma yapmamıza gerek yoktur. Daha ilk adımda, ilk belgede, onun macerası içindeki acılar yumağını görmemiz işten bile değildir. Ne var ki, bir şairi şair yapan temel husus, başkalarından daha derin ya da daha çok acı çekmiş olması değildir. Acı, sadece şairlere değil herkese armağan edilmiştir. Büyük sanat eserlerinin büyük acılardan doğduğunu söylemek beylik bir ifadedir. Sanatçı, daha derin acılar çektiği için değil, acıya dair her durumun bilgisine ve sezgisine idrak kapıları açık olduğu; hatta her türlü insani duruma yüksek bir bilinç noktasından bakabildiği ve bunu ifade edebildiği için sanatçıdır. Sanatçı, acıya da, sevince de; mutluluğa da mutsuzluğa da; hicrana da kavuşmaya da; ölüme de yaşamaya da, arada bir mesafe olmaksızın dokunur ve bu durumlarla insan arasındaki kader bağını keşfeder. Sanat, acıyı gidermez; acıyı acı olarak açığa çıkarır, ortalık yere seriverir. Sanatçının eylemi, gerçeği keşfedip ortaya çıkarmaktır. O, çıplak gerçekle temastan çekinmez. Sanatçıyı büyük ve benzersiz kılan da bu özelliğidir.