10 Eylül 2012 Pazartesi

NEZAKET YETENEĞİ / Mustafa Aydoğan


Nezaket, bir yetenek midir?
Bir insanın bir hususta yetenekli olduğunun belirtileri, ölçütleri, birimleri üzerinde çok söz edildi. Bu konuda yeni bir şey söylemek güç. Her kişinin meyilli olduğu, gözünün kaydığı, aklını çelen durumlar vardır. Peki, bu durumda o kişinin o hususlarda yetenekli olduğunu söyleyebilir miyiz? Veya “eli işte, gözü oynaşta” olmaktan ne anlamamız gerekir? “Oynaş”ın bir yetenek alanını belirlediğine hükmedebilir miyiz?
Yetenek hakkında yapılabilecek en genel tanım sınırı şu gibi geliyor bana: Bir durumu/işi/eylemi kendine özgü kolaylığı içerisinde görebilme yetisi. Yetenekli kişi, yetenekli olduğu alana dahil olan iş veya eylemin kolaylığını çarçabuk keşfeder. Bıkmaz, zahmetinden kaçınmaz ve onu yük olarak algılamaz. Elbette, bu, çok genel bir tanımlama olarak düşünülmeli.
Bir hususta yetenekli olan kişi, yetenekli olduğu hususla karşılaştığında hem onu çarçabuk tanır hem de onun gereklerini fazla zorlanmadan kavrar. Herhangi bir yapaylık görüntüsü vermez. Diyelim ki hırsızlığa yeteneği olan kişi, kısa sürede hem hırsızlığın bilgisel donanımını edinir hem de hırsızlığa konu olabilecek iş ve eylemleri ya da nesneyi bütün efradı ile kavrayabilir. Üstelik bunları bir sevinç ve coşku içinde yapar. Çünkü sevinç içermeyen, sevincin sıcaklığını taşımayan eylemde ya da işte yetenekten bahsetmek pek mümkün görünmüyor.
Hırsızların piri diyebileceğimiz ve yeraltı edebiyatının en büyük yazarlarından biri, J.P.Sartre’ın yakın dostu Jean Genet’nin sözleri küçümsenecek gibi değil. Gülün Mucizesi adıyla çevrilen kitabında şöyle diyor: “Çalmayı sevmek gerekir. Genç hırsız, seni, senin bile benzemek isteyeceğin o gösterişli kişi yapan düşlere bırak her zaman kendini! (……..)Davranışlarınızın güzel olması çok önemlidir.” (Ayrıntı Yayınları; 2004).
Mesele bir zafiyetten bahsetmek değil; sadece, yeteneğin kişiyi yönelttiği durumları ve bu durumlarla ilişkisini, bu durumlar içinde varoluşunu kavramaya çalışıyoruz. Aynı hususları bir kumarbaz için de söyleyebiliriz. Ahlaksız için de, erdemli için de söyleyebiliriz. Yani yetenek, yapılan işin bizatihi özüne ilişkin bir özelliktir. Yoksa, yapılan işin, bizim değerlendirmelerimize göre iyi ya da kötü olmasıyla alakalı değildir.

Bir eylem, yeteneği olmayan kişi tarafından yapıldığında göze çarpacak temel husus, yapaylık veya çiğlik ya da zorlama veyahut çirkinlik olacaktır. Çünkü yeteneksizin asıl yoksun olduğu şey, yeteneğin özünde mevcut bulunan, yeteneğe zindelik ve zarafet katan sevgi ve muhabbet duygusudur. Yeteneksizin eylemi sevgi, sevinç, sıcaklık ve heyecan vermez. Yeteneksiz, eylediği işi çirkinleşmeye doğru sürükler. Bütün çabasına rağmen bu sonuçtan kurtulamaz.
Bu söylediklerimiz, nezaketli olma durumuyla da ilgili galiba. Nezaketli davranış, nezaket yeteneği olan kişiye kolay gelir. O, nezaketin yerini, kıvamını ve gereklerini çarçabuk kavrayıverir. Karşısındaki kişide bir kalp genişliğine yol açar ve onu adalet içinde karşılık vermeye ya da kabullenmeye hazırlar. Nezaket, belki de, derin bilgidir.
Nezaketli olmanın gereklerini yerine getirme becerisi olmayan kişi, söylediği söz ya da eylediği hal içinde ne kadar doğruya yakın olduğunu ileri sürerse sürsün, insanı ve insanın edimlerini kavramakta yeterli donanıma sahip olmaktan uzak kişidir. Nezaket yeteneğinden yoksunluğun kişiyi götüreceği nihai yer, ulaştıracağı nihai mecra küstahlıktır.
Nezaketli kişi, nezaketin ve o nezaketin içini dolduran iyilik yumağının bir karşılığı olduğunu bilir ve o karşılığı bekler. Karşılıksız iyilik düşüncesi kibir değilse eğer karşılığın ne olduğu bilincinin farkında olamayıştır. Nezaketli kişi, karşılıksızlık prensibi üzerinden hareket etmez. Karşılıksızlık boşluğa düşürür çünkü. Denebilir ki, nezaketli olma durumu, karşılıklılık bilincinin sonucudur. Şu farkla ki, nezaketli kişi, karşılığın nasıl ve kimden ya da nereden geleceğinin; karşılık durumunun nasıl bir mahiyette olduğunun idrakindedir.
Nezaketli kişi, eylemin odağındaki varlığın bir “insan” olduğunu hep “hatırında” tutar; küstah ise insanı “unutarak” hareket eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder